-
1 elde etmek
а) овладе́ть, приобрести́б) [при]бра́ть кого-л. к рука́м; склони́ть на свою́ сто́рону -
2 elde etmek
приобретать, получатьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > elde etmek
-
3 elde\ etmek
доби́ться добыва́ть приобрета́ть -
4 ısrarla\ isteyerek\ elde\ etmek
вы́просить -
5 elde etme
добыча, получениеİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > elde etme
-
6 el
кисть (ж) рука́ (ж)* * *I1) рука́, ру́киel sıkmak — пожа́ть ру́ку
el sıkışma — рукопожа́тие
2) ру́чкаkapı eli — дверна́я ру́чка
3) ход ( в некоторых играх)şimdi el bende — сейча́с мой ход
4) счётное слово разhavaya üç el ateş etti — он сде́лал три вы́стрела в во́здух
••elini veren kolunu alamaz — посл. ему́ дай па́лец, он ру́ку отхва́тит
elinle ver ayağınla ara — погов. ему́ дай [в долг] рука́ми, а [обра́тно] проси́ нога́ми
- elde- eldeki- elde mi?- elden- elinde
- elinden- eliyle- el açmak- eline ağır
- ele alınmaz
- ele almak
- eline almak
- el altında
- elinin altında
- el altından
- el atmak
- ele avuca sığmamak
- eli ayağı bağlı
- eli ayağı buz kesilmek
- el ayak çekilmek
- eli ayağı düzgün
- eline ayağına kapanmak
- elini ayağını kesmek
- elini ayağını çekmek
- elini ayağını öpeyim!
- eli ayağı tutmak
- eli ayağı kesilmek
- eli ayağı tutmamak
- eline ayağına üşenmemek
- ele bakmak
- eline bakmak
- el basmak
- eli boş dönmek
- eli boş gelmek
- eli böğründe kalmak
- eli koynunda kalmak
- elini çabuk tutmak
- el çekmek
- elini çekmek
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- el çırpmak
- eli dar
- eli darda
- el değiştirmek
- el değmemiş
- eline doğmak
- eli dursa ayağı durmaz
- eline düşmek
- elden düşürmemek
- eli ekmek tutmak
- elden ele dolaşmak
- elden ele gezmek
- el elden üstün
- el ele vermek
- el ense etmek
- eli ermez gücü etmez
- elini eteğini çekmek
- eline eteğine doğru
- el etek öpmek
- eline eteğine sarılmak
- el etmek
- elde etmek
- elden geçirmek
- ele geçirmek
- ele geçmek
- eline geçmek
- elinden geleni ardına
- elinden geleni arkasına komamak
- elinden geleni bırakmamak
- elden geleni yapmak
- elinden geleni yapmak
- elden gelmek
- elinden gelmek
- elinden gelse...
- elden ne gelir?
- elden gelmemek
- elinden gelmemek
- eli genişlemek
- elde gezmek
- ellerde gezmek
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinden hiç bir şey kurtulmaz
- elinden bir iş çıkmamak
- elinden kaza çıkmak
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden iş gelmemek
- elinden bir iş gelmemek
- eli işe yatmak
- elini kalbine koyarak söylemek sürmek
- elini kalbine koyarak düşünmek sürmek
- elini kalbine koyarak hüküm sürmek
- elden kaçırmak
- el kaldırmak
- eli kalem tutmak
- elinde kalmak
- eline kalmak
- elinden kan çıkmak
- elini kana bulamak
- el katmak
- eli kırılmak
- elini kolunu bağlamak
- eli kolu bağlı kalmak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- el koymak
- eli koynunda - elinden hiç bir şey kurtulmamak
- eli kurusun!
- eli olmak
- elinde olmak
- elde olmamak
- elinde olmamak
- elini oynatmak
- eli para görmek
- eline sağlık!
- elinize sağlık!
- elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- eli silâh tutan
- eline su dökemez
- el sürmemek
- eli şakağında
- el tazelemek
- el tutmak
- elinde tutmak
- elinden tutmak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- elle tutulur gözle görülür
- el uzatmak
- el üstünde tutmak
- eli varmamak
- eli gitmemek
- el vermek
- ele vermek
- el vurmamak
- eli yatmak
- bu işte eli yok
- eller yukarı!
- bir eli yağda bir eli balda II1) чужо́й, чужа́к2) страна́, крайyabancı ellerde — в чужи́х края́х, на чужби́не
3) наро́д, населе́ние4) пле́мя••elin ağzı torba değil ki büzesin — посл. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
el ile gelen düğün bayram — посл. ≈ на миру́ и смерть красна́
elin derdi ele masal gelir — посл. чужу́ю беду́ рука́ми разведу́
- el kapısında çalışmakel kazanıyla aş kaynatmak — погов. прийти́ на гото́венькое
-
7 bilgi
зна́ние (с) све́дение (с)* * *зна́ние, све́дения, информа́цияbilgiler elde etmek — добыва́ть све́дения
bilgi edinmek — а) получа́ть све́дения; б) получа́ть зна́ния
bilgi vermek — информи́ровать
-
8 netice
результа́т, ито́гneticede — в результа́те, в ито́ге
neticeye varmak — а) дости́чь результа́тов; б) прийти́ к вы́воду
netice vermek — дава́ть какой-л. результа́т
ciddî neticeler doğurmak — порожда́ть серьёзные после́дствия
iyi neticeler elde etmek — дости́гнуть хоро́ших результа́тов
-
9 çoğunluk
(-ğu)большинство́, кво́румçoğunluk almak — получи́ть большинство́ (голосов и т. п.)
çoğunluk(u) alamadığı için seçilmedi — он не и́збран, так как не смог получи́ть большинства́ [голосо́в]
çoğunlukun isteği — тре́бование большинства́
çoğunluk kazanmak = çoğunluk almak —
büyük çoğunluk — значи́тельное большинство́
ezici çoğunluk — подавля́ющее большинство́
mutlak çoğunluk — абсолю́тное большинство́
nisbi (bir) çoğunluk — относи́тельное большинство́
önemli çoğunluk = büyük çoğunluk —
önemli bir çoğunluk elde etmek — получи́ть значи́тельное большинство́
oy çoğunluku ile — большинство́м голосо́в
pek az bir çoğunlukla — незначи́тельным большинство́м
-
10 zafer
а побе́да, триу́мф; успе́хzafer alayı — триумфа́льное ше́ствие
zafer almak или zafer kazanmak или zafer bulmak, zaferi elde etmek — прям., перен. одержа́ть побе́ду; победи́ть; име́ть успе́х
См. также в других словарях:
elde etmek — 1) bir şeye sahip olmak O parlak siyah gözler, onları bir daha elde edemeyecek miydi? H. Z. Uşaklıgil 2) bir kimseyi kendi hizmetine almak veya kendinden yana çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
temin etmek — 1) korkusunu gidermek, güven vermek Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti. R. N. Güntekin 2) sağlamak, elde etmek, tedarik etmek Halkın büyük kısmı temizlik ihtiyacını şehrin içinden akan çamur renkli bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihraz etmek (veya eylemek) — kazanmak, elde etmek, erişmek Ölenler şehitlik mertebesini ihraz eyler. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
istihsal etmek — 1) elde etmek 2) üretmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hak etmek — 1) bir emek karşılığı hakkı olan şeyi elde etmek, hak kazanmak Mutlu, başarılı, kendine güvenmeyi hak etmiş birisi. T. Buğra 2) layık olduğu kötü karşılığı almak 3) bir başarı dolayısıyla ödüllendirilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâr etmek — 1) kazanç elde etmek, yarar sağlamak 2) etki yapmak 3) iyi gelmek, etkisi iyi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşhis etmek (veya koymak) — 1) kim ve ne olduğunu anlamak, tanımak, seçmek Acaba kendiniz hakkında siz ne teşhis koymuş ve son olarak ne hüküm vermiştiniz? A. Ş. Hisar 2) elde bulunan verilere, belgelere göre bir durumun sebeplerini, niteliklerini tespit etmek 3) tıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
DERD-DEST — Elde. Elde etmek, yakalamak, tutmak. Ahz. * Yapılmakta ve rüyet edilmekte olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
peşinde (veya peşinden) koşmak — elde etmek için uğraşmak Diploma peşinde koşuyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölümü göze almak — elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sogmak — elde etmek, edinmek II, 15bkz: sogratmak, sogurmak, sugratmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini